MÜSİAD KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞİ

SAYFA 133 Çevreye uyum sağlayamayan canlılar ise türlerinin devamlılığını sağlayamaz. Irk seçimi yapılırken yetiştirilecek ırkın bölge koşullarına adaptasyonu ve yeterli verim düzeyi ile yetiştiriciye yeterli ekonomik getiriyi sağlaması göz önüne alınmalıdır. Örneğin dünyada tek özellik için yapılan seleksiyonla elde edilen Holstein sığırları, dünyanın en yüksek süt verimli sığırlardır. Yaşadıkları çevrede doğal seleksiyonla adapte olan N’dama sığırları ise çeçe sineği tarafından yayılan uyku hastalığına (tripanosomiasise) karşı dirençlidir. Her hayvan farklı bölgelerde yaşayabilir ama uyum derecesi değişir. Bütün hayvanların uygun olmayan çevre koşullarına uyabilmek için belirli yetenekleri vardır. Bu husus türlere göre değişir. Yeni bir çevreye getirilen bir hayvanın bu çevreye uyumunda yaşın sınırlayıcı etkisi vardır. Burada adaptasyon–çevre interaksiyonu olduğu açıktır. Avrupa sütçü ırklarının adaptasyon yeteneğini artırmak için Redsindhi ve Brahman ırkı ile (iki ayrı Zebu ırkı) Zebu kanının 1/8 den 3/4’e kadar yükseltilerek yapılan çalışmada melez grup, saf Jersey Holstein ve İsviçre esmeri ile karşılaştırılmıştır. Zebu kanı, 1/2 ile 3/4 arasında olanlar çağdaşları olan Avrupa ırklarından daha yüksek fizyolojik adaptasyon gösterirken, performansa ilişkin birçok karakterde daha düşük değerler saptanmıştır. Avrupa ırklarını 1/8 ve 1/4 kan dereceli melezleri, çağdaşları olan Avrupa ırkları bakımından benzer görülmüşlerse de süt verimi ve süt yağı bakımından daha düşük verim vermişlerdir. 1/2 veya daha fazla Zebu kanı taşıyanlar fizyolojik adaptasyon bakımından çok yüksek bulunmuşlarsa da performanslarında görülen düşüklük, bunların fizyolojik adaptasyon yetenekleri nedeni ile bu yönde bir seçim uygulamasının yeterli olmayacağı görüşünü ortaya çıkarmıştır (Özkütük, 1988). Burada göz önüne alınması gereken en önemli husus, yetiştirme bölgelerine uygun ırkları seçmek ve ithal edilen hayvanların adaptasyon sürecinde bakım ve beslemelerini uzmanlar nezaretinde, teknik bilgileri kullanarak hayvanların ihtiyaçları doğrultusunda yönetebilmektir. Küresel ısınma ve kuraklık riski dikkate alındığında, sıcak baskıları ve yetersiz su kaynakları tarımsal faaliyetlerde önemli üretim kayıplarına neden olmaktadır. Sıcak iklim bölgelerinde yönetim sistemlerinin damızlık seçimi, yerleşim yeri, barındırma, bakım, kurak koşularla uyumlu ve besleme yönünden aşırı sıcak baskısını karşılayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Özellikle ıslah edici veya saf olarak yetiştirilecek kültür ırklarının, sıcak baskısına uyum yeteneklerinin yüksek olması gerekir. Bu konuda yerli gen kaynaklarının avantajlı yönleri de dikkate alınmalıdır. Projeksiyonda yerli gen kaynaklarının sahip oldukları her koşulda verimliliklerini devam ettirebilme, hastalık ve parazitlere dayanıklılık gibi sürdürülebilir tarım içindeki önemini de dikkate almak gerekmektedir. KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞI RAPORU - 2021

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=