MÜSİAD KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞİ
SAYFA 153 A rtan dünya nüfusunun kaliteli ve güvenli hayvansal gıda talebi, hayvan sayısının artışı veya hayvan başına verimin artırılması ile karşılanabilir. Hayvan başına verimler ise genotip ve çevre etkisinde şekillenmektedir. Her özellik belirli oranda genetik, belirli oranda da çevre koşularına bağlı olarak değişim (varyasyon) gösterir. Bir sürünün, bir veya birden fazla özellik bakımından genotipik değerini yükseltmeyi amaçlayan bilim dalı ise hayvan ıslahıdır. Hayvan ıslahında amaç, popülasyonun genotipik değerini istenen istikamette ve mümkün olduğu kadar hızla değiştirmektir. Bu amaca ulaşmada damızlık değeri yüksek bireylerden en yüksek oranda yararlanmak esastır. Ancak hayvan ıslahı genetik, istatistik, üreme fizyolojisi, bilgisayar teknolojisi ve moleküler genetik gibi önemli bilimdallarından gelen bilgileri de kullanır. Ancak hepsinin temelinde pedigri, yani soy bilgilerini içeren kayıtların değerlendirilmesi yatmaktadır. Dünyada hayvansal üretimi iyileştirmek için ıslah çalışmalarında öncelik, birim başa verimi artırmaya verilir. Herhangi bir sürüde bir ya da birçok özellik bakımından daha iyi ya da kötü olan bireyler vardır. Sürüde daha yüksek verimli olanların tespiti ve sürüde yüksek verimli hayvanların sayısının/oranının artırılması ile ıslahta önemli bir adım atılmış olur. Bu şekilde çalışmalar sonucunda hayvansal üretimde ıslah metotlarının etkin kullanımı ile verim, kalite ve hastalıklara dayanıklılık konularında önemli gelişmeler sağlanmıştır. Sığır, koyun, keçi ve kümes hayvanlarının ıslahında, yoğunluklu olarak melezleme çalışmaları kullanılırken, süt sığırcılığında saf yetiştirme metodu kullanılmıştır. Bölge, ülke, iklim, yönetim, yaygın hastalıklar ve parazitler, ürün çeşitleri, ithalat kısıtlamaları, tüketici talepleri gibi pek çok konu üretimde kullanılacak ırkları ve hatların seçimini (seleksiyon) etkiler. Geçmişte ılıman iklime sahip birçok ülkede, süt sığırcılığı üretiminde yaygın olarak Holstein ırkı inekler tercih edilmiştir. Ticari yumurta üretimi, Leghorn tavuklarından geliştirilen seçilmiş hatlara bağlıdır. Bu nedenle sığır, domuz ve koyun üreticileri, bölgesel koşullar ve pazar talepleri farklılıklarına uyum sağlamak için birçok ırk kullanır. Her hayvan türü ve ıslahta üzerinde çalışılan fenotip (verim) özellikleri farklı, bir dizi genetik yapı ve çevre koşullarına bağlı ortaya çıkan varyasyona sahiptir. Hayvan ıslahında doğru kararların verilebilmesi için öncelikle genetik ve çevre etki düzeylerinin ve ikisi arasındaki etkileşimin de iyi hesaplanmış olması gerekir. Çiftlik hayvanlarının üzerinde durulan özelliklerinin çoğu için çevre etkisi, oluşan varyasyonda genetik farklılıklardan daha yüksektir. Bir generasyonda sağlanacak genetik ilerleme, seleksiyon üstünlüğü ve kalıtım derecesi ne kadar büyükse o kadar fazla olacaktır. Seleksiyon üstünlüğü ise damızlığa ayrılan hayvanların verimortalamasının, popülasyon ortalamasından farkı kadar olacaktır. Bir generasyonda sağlanan genetik ilerlemeyi artırmak için seleksiyon üstünlüğü veya kalıtım derecesi ya da her ikisi birden artırılmalıdır (Düzgüneş, 1976). Kalıtım derecesi ve seleksiyon üstünlüğünün değişmediği durumda, yıllık genetik ilerlemeyi artırmak için generasyonlar arası süreyi kısaltmaya çalışmak, bir başka ifade ile sürünün ortalama yaşını küçültmek gerekir. Örneğin süt sığırlarından elde edilen süt veriminin sadece yüzde 30’u genetik yapıya bağlanabilir. Varyasyonun geri kalan yüzde 70’i çevresel etkilerden kaynaklanmaktadır. İnsanların ihtiyaçlarındaki artış ve değişime bağlı olarak hayvanların verim düzeyleri artmış, örneğin bir ineğin buzağısını büyütmek için ürettiği süt miktarı 500 -1000 kg’dan 10.000 kg’a çıkmıştır. Hayvanların melezlenmesine olan ilgi 1900’lerin başlarına kadar uzanan, neredeyse genetik bilimi kadar eskidir. KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞI RAPORU - 2021
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=