MÜSİAD KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞİ

SAYFA 173 D ünya çapında meralarda dolaşan 300’den fazla farklı keçi ırkı vardır. Genetik farklılaşmalara potansiyel oluşturan unsur, genetik varyasyondur. Yerli ırklar yabani formlarından, kültür ırkları ise kimi yerli ırklardan köken almaktadır. Genetik varyasyonun değişim yönü ve araçları ile oluşum süresi açısından bakıldığında, yerli ırkların var olan ya da değişen doğal koşullara göre birkaç bin yılda kendiliğinden, kültür ırklarının ise giderek denetlenen çevre koşullarında, yüksek verime doğru birkaç on ya da yirmi yılda, planlı programlı genetik ıslah uygulamalarına dayalı olarak oluştuğu anlaşılır. Son yıllarda yapay tohumlama yanında, çoklu ovulasyona dayalı embriyo transferi uygulamaları da küçükbaş ıslah programlarına yetiştirme sistemleri içinde entegre olarak genetik ilerlemeyi hızlandırmaktadır. Günümüzde belirli ırk ya da genotipleri kayıtlı olduğu yetiştirme birlikleri çok büyük popülasyonlarda planlı ıslah programları ile çalışmalarda etkinlik de artmaktadır. Türkiye’de seleksiyon yolu ile süt veriminin ıslahında başlıca iki ırk vardır. Bunlar Kilis keçisi ile kaybolmak üzere olduğu belirtilen Malta keçileridir. Bu ırk Şam (Damascus) ırkından köken alması nedeni ile süt verim potansiyeli açısından önemli bir gen kaynağıdır. Diğer yandan Batı Anadolu kıyı bölgelerinde bağ bahçe tarımı yapılan yerlerde ve büyük kent yerleşim merkezleri civarında az da olsa Malta ve melezleri yetiştirilmektedir. Bunlar, oğlak verimi ve süt verimi yüksek genotiplerdir. Ancak belirtildiği üzere bu tür, kaybolma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu genotipin gen kaynağı olarak kullanılmasının dışında, dış yapı özelliklerinin ve kimi fizyolojik özelliklerinin iyileştirilmesine de gereksinim vardır (Sönmez ve ark., 1974). Uyumlama denemeleri için 1959 yılında dışalımı yapılan Saanen ve daha sonraları getirilen Beyaz Alma, Alpin gibi ilk akla gelen genotiplerdir. Süt keçisi yetiştirme çalışmalarının ikinci alt grubu da kıl keçileri ve süt ırklarıyla yapılan melezleme çalışmaları olmuştur. Melezleme çalışmaları ile Türk Saaneni, Ak Keçi ve Çukurova gibi tiplerin elde edildiği bilinmektedir (Kaymakçı ve ark, 2005 a,b). Keçi ırklarımızda genetik ıslaha yönelik etkinliklerin bir kesimi Tiftik keçileri üzerine olmuştur. Ancak etkinliklerin sınırlı düzeyde olduğu söylenebilir. Batı Anadolu’da son otuz yıldır yapılan Saanen x Kıl melezleme çalışmaları ile elde edilen melez keçilerin başarıyla yetiştirildiği ve sayılarının giderek arttığı gözlemlenmektedir. Renkleri süt beyazından krem rengine kadar değişen, değişik kan dereceli Saanen x Kıl melezi keçilerin, Türk Saanen’i olarak adlandırılması da söz konusudur (Pala ve Savaş, 2004; Kaymakçı, 2009). Diğer taraftan Çukurova Bölgesi’nde yapılan Alman Alaca (German Fawn) ırkından yararlanarak, kıl keçilerini ıslah etme çalışmalarından olumlu sonuçlar alınmıştır (Darcan ve Güney, 2002). Akkeçi, Toros, Çukurova ve Bornova keçi tipleri, bunlara örnek verilebilir (Eker ve ark., 1976; Güney ve ark., 1990; Şengonca ve ark., 2000, Kaymakçı ve ark., 2005b). DÜNYA ÇAPINDA MERALARDA DOLAŞAN 300 ‘den FAZLA FARKLI KEÇI IRKI VARDIR. KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞI RAPORU - 2021

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=