MÜSİAD KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞİ
SAYFA 235 Topraklarımızın biyoçeşitlilik bakımından zengin oluşu, organik tarım için müsait olan ülkemize yüksek bir potansiyel sağlamaktadır. hayvan beslenmesinin ise mümkünse işletme içi ürünlerle yapılması, yemlere kimyasal maddelerin katılmaması ve hayvan ırklarının ıslah edilmesi gerekmektedir. • Tarım işletmelerinde dinlendirici etki yapacak şekilde peyzaj düzenlemeleri yapılmalıdır. • Baklagilleri de içine alan, yöreye uygun bitkilerle ekim nöbetine gidilmeli, karışık (çoklu) ekim sistemi uygulanmalıdır. Bu yöntem toprağı dinlendirmesi yanında bitki sağlığı açısından da yararlar sağlamaktadır. Kısaca özetleyecek olursak organik tarım, bir ürünün ekim-dikiminden başlayarak sonrasında da hiçbir uygulama yapılmaksızın kendi hâline bırakılması olmayıp, gelecekte ortaya çıkacak gereksinimlere yönelik dikkat, bilgi ve özveri isteyen, kontrol ve sertifikasyona bağlı bir tarım üretim yöntemidir. Merdan’nın (2018) yapmış olduğu SWOT çalışmasına göre organik tarımın, “iklim şartları ve bitki çeşitliliği yönünden farklı ürünler elde etmeye elverişli alanlara sahip olması, Türkiye’nin birçok bölgesinde yılda iki ya da daha fazla ürün elde etmeye imkân tanıması, organik tarımı destekleyecek geleneksel bilgi ve deneyimin fazla olması, maliyetlerin yüksek olmasının yapay gübre kullanımını azaltması, işçi emeğinin yaygın olması, tarımsal faaliyetin istihdamı artırması, organik tarımın denetimini sağlayacak kurumların varlığı, güçlü yönleri olarak ortaya çıkmaktadır. Çevresel kirliliğin artması, toprakların amaç dışı kullanılması, ülke topraklarının küçük, parçalı ve dağınık olması, hastalıklardan korunmanın etkin yapılamaması, gen kaynaklarının korunamaması, ürün analizi gerçekleştirilecek akredite laboratuvarlarının yetersiz olması ve organik tarımda hayvansal ürünlerin payının az olması ise zayıf yönler olarak görülmektedir. Ekoturizm ve sağlık turizmine yönelik talebin artması, doğal ürünlerin yüksek fiyattan alıcı bulması, organik ürünlere olan talebin sürekli artması, dış pazarlara erişim imkânının olması, tüketici bilincinin gelişmesine bağlı olarak sağlıklı, kaliteli ürünlere ilginin artması organik tarıma önemli fırsatlar sunmaktadır. Girdi açısından dışa bağımlılığın fazla olması, son yıllarda artan çevresel kirliliğin olumsuz etkisi, küresel iklim değişiklikleri, gen kaynaklarının patentlenmemiş olması, teknolojik alanda dışa bağımlılığın devam etmesi gibi engeller, organik tarımı tehdit etmektedir. Sonuç olarak Türkiye’de organik tarımın güçlü ve zayıf yönleri oranlandığında, zayıf yönleri daha ağırlıktadır. Son yıllarda organik tarım anlayışında meydana gelen değişiklikler, Türkiye’ye de yeni fırsatlar sunmaktadır. Türkiye organik tarım açısından büyük bir potansiyele sahip olmasına karşın, iç piyasa dikkate alınmadığından organik tarımın yaygınlaşması, beklenilen seviyenin altında gerçekleşmektedir. Organik tarım yapacak bir işletme yalnızca bir üretim dalında değil tüm üretim dallarında organik tarıma geçmelidir. KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞI RAPORU - 2021
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=