MÜSİAD KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞİ
SAYFA 361 G ünümüzde sosyolojik, kültürel ve ekonomik yaşam koşullarımızı belirleyen ve gelecekte yeni yaşam modelleri tasarlamamız için zemin oluşturan temel konu başlıklarından birisi tarım ve tarımın tarih içerisindeki serüvenidir. Toplumların gelişmesi ve toplumlararası ilişkilerde belirleyici olan temel faktör, sosyolojik yapıyla harmanlanmış ekonomik sistemlerdir. Bilinçli tarımsal üretimin keşfiyle, topluluklar için yerleşik yaşam kuralları oluşturma zorunluluğu doğmuş ve yüksek adaptasyon yeteneği ile insanlık, yepyeni sosyolojik yapılar içerisinde varlığını günümüze kadar sürdürmüştür. Bu sosyolojik yapılar içerisinde şekillenen ekonomik faaliyetler ve bu faaliyetlere ait sistematik düzenlemeler, üretimin her çeşidi için kullanılan araç ve yöntemlerin gelişimini tetiklemiştir. Bunun doğal bir sonucu olarak, gelişimin seyri, bireyler ve toplumun refah düzeyi için belirleyici olmuştur. Geçmiş çağlardan günümüze süreç irdelendiğinde; üretim, değişim, paylaşım ve tüketim faaliyetleri yürütülürken fayda maliyet analizleri temel alınmış, üretimde kullanılabilecek kıt kaynaklardan en etkin şekilde yararlanabilme yolları araştırılmıştır. Bu yapı içerisinde ve günümüze değin yaşanan toplumsal dönüşümlerde, tarımın ve ticarete de konu olan tarımsal üretimin çok önemli bir rolü bulunmaktadır. İnsanların beslenme ihtiyacı devam ettiği sürece dönemsel köklü değişikliklerle birlikte, tarımsal üretim yaşamımızdaki varlığını bir şekilde koruyacaktır. Bu bağlamda, güncel gündem ışığında, sürdürülebilir bir yaşam ve bununla doğrudan ilişkili olarak bizden sonra varlıklarını sürdürebilmek için beslenmeye ihtiyaç duyacak yeni nesiller için tarımın korunması tüm dünyada kabul gören bir yaklaşımdır. Bir yandan dünyanın geneli için geçerli olan gelir dağılımındaki dengesizlik ve gıda güvenliği sorunu diğer yandan bütün olası sorunların şiddetini artıracağı bilimsel bulgularla nerdeyse kesin olarak ortaya konmuş küresel iklim değişikliği realitesi, tarımsal üretime yaklaşımımızı önemli ölçüde değişikliğe uğratmaktadır. Bu noktada, ivmelenerek gelişen teknoloji ile bilgi çağı ve bilgi toplumunun inovasyon (yenilik) refleksi, ekonomik dönüşüme katkı koyması beklenen günümüzün temel dinamiğidir. İnovasyon içeriği bugünkü şekliyle ifade edilmemiş olsa da çağlar boyu insanlığa hizmet etmiş bir kavramdır. Nil Nehri kıyısında ahşaptan bir tarım aletini imal edip, toprağı sürmek için evcilleştirilmiş bir hayvandan yararlanmış olmak yaşama aktarılmış bir inovasyon örneğidir. Günümüzde örneğin; toprağın belirli derinliklerindeki nem içeriğinin anlık değişimini cep telefonuna aktaran sistemlerin kullanılıyor olması ile eski çağlardaki tarımsal inovasyon çıktılarının yarattığı etkiler açısından fark bulunmamaktadır. İvmelenerek gelişen teknoloji ile bilgi çağı ve bilgi toplumunun inovasyon refleksi, ekonomik dönüşüme katkı koyması beklenen günümüzün temel dinamiğidir. Bu bağlamda doğal kaynakları, ekosistem dengesini ve gelecek nesillerin doğa üzerinde sahip oldukları doğal hakları gözeterek, toplumların refah artışını ve gelir dengesizliklerini azaltmak, insanlığın gıda güvenliğini ön planda tutarak politikalar üretebilmek için tarımsal üretime apayrı bir önem verilmek zorundadır. Küresel ölçekte ciddi kuruluşların raporlarında, 2050 yılında şimdikine kıyasla yüzde 70 daha fazla gıda üretilmek zorunda olduğu vurgulanmaktadır. Diğer yandan, yaklaşık 800 milyon insanın açlık sorunu yaşadığı dünyamızda, küresel olarak üretilen ve toplam mali değeri 1 trilyon doları bulan ve toplam gıdanın yaklaşık olarak ortalama yüzde 40’ı atık haline dönüşmektedir. Bununla birlikte, tarımsal üretimin küresel gayrisafi hasıla içerisindeki payı sadece 10 yıl önceye kıyasla üçte bir oranında azalarak yüzde 3’e gerilemiştir. KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞI RAPORU - 2021
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=