MÜSİAD KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞİ

SAYFA 411 İ klim değişimi hayatın her alanında günlük pratikleri değiştirirken, üretimde yaşanan veya olası görülen azalmalar da çözülmesi en acil küresel problemlerden biri hâline geldi. İklimdeki değişimler, giderek daha kalabalıklaşan tüketici kitleleri veya öngörülemeyen Covid-19 pandemisi gibi senaryolar, tüm sanayi kollarında olduğu gibi tarımsal üretimde de benzer kaynak problemlerine yol açıyor. Daha az çevresel etki, daha az kaynak kullanımı ve daha fazla verim gibi kavramlar üretimin her alanına yayılırken, ortaya çıkan sürdürülebilir kalkınma hedefi de global toplumların ajandasında ilk ve en önemli madde konumunda. Bu doğrultuda Avrupa Birliği tarafından duyurulan en güncel ve en kapsamlı çalışmalardan biri olan AB Yeşil Mutabakat (EU Green Deal), iklim değişimi gündemini şekillendiren en önemli çalışmalardan birisi olarak öne çıkıyor. İlk olarak Aralık 2019 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından bir kanun çağrı metni olarak duyurulan Yeşil Mutabakat, pandemi sebebiyle uzun süre gündemde yer bulamasa da AB’nin sürpriz oylamasının ardından 24 Haziran 2021 tarihinde kanunlaştı. Yeşil Mutabakat, Avrupa Birliği’nin 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefinde, iklim ve çevreyle ilgili tedbirlerini ve önceki taahhütlerini daha geniş bir şekilde yeniden düzenlemeyi amaçladığı, yol haritası niteliğindeki politikalarının bir bütünü. Bu politikalar içerisinde enerji, ulaşım, inşaat ve atık yönetimi gibi yeni düzenlemelere tabii olan sektörlerden biri de elbette tarım ve gıda. “Tarladan Sofraya” başlığı altında yeni düzenlemelerle şekillendirilen tarımsal üretimde, kimyasal zirai ilaç kullanımını azaltmaya yönelik önlemler, gıda sisteminin sürdürülebilirliğini iyileştirmek için kullanılacak yenilikçi teknikler ve taşıma, depolama, paketleme ve gıda atıkları özelinde, tedarik zincirinin daha az çevresel etki ile sağlanması yönünde uygulamalar teşvik ediliyor. Bu kapsamda büyük kamu yatırımları ve özel sermayeyi iklim ve çevresel eylemlere yönlendirmek için de birtakım aksiyonların alınması hedefleniyor. Yeşil Mutabakat Sonrası Değişen İhracat Dinamikleri Mutabakatın bir diğer önemli boyutu ise çevresel problemleri AB’nin tek başına çözemeyeceğinden hareketle, AB’nin iş birliği içinde olduğu ülkelerin de bu kurallara uymasının beklenmesi. Bu doğrultuda ülkemizin de yüzde 50’den fazla pay ile en büyük ihracat pazarının AB olması, ulusal ihracat değerlerimizde önemli bir etki potansiyeli doğuruyor. Bu etkinin oluşturulabilmesi için AB Komisyonu tarafından 2027 sonuna kadar, 1 trilyon euroluk AB bütçesi ile sürdürülebilir yatırımlara fon sağlanacağı açıklandı. Pazara dönük aksiyonlar kapsamında desteklenen bu projelerin 4-5 yıllık olması isteniyor. Türkiye’de de 22 Eylül 2020’den itibaren TÜBİTAK tarafından yürütülen AB Komisyonu Yeşil Mutabakat Çağrısı ile sürdürülebilirlik odağında pek çok proje başvurusu gerçekleştirildi. Çağrı kapsamında enerji başlığında 128 milyon euro, binalarda enerji verimliliği için 60 milyon euro, çevreci havalimanları ve limanlar için 10 milyon euro, tarladan sofraya stratejisine destek olacak projeler için ise 74 milyon euro kaynak ayrıldı. Tarım ve gıda özelindeki projelerin odaklandığı konuların başında ise tarımda sera gazı emisyonlarının ve kimyasal ilaçların, hayvancılıkta antimikrobiyal ajanların ve gıda atıklarının azaltılması gibi temel başlıklar yer alıyor. Strateji ayrıca daha sağlıklı ve sürdürülebilir gıda seçimlerine doğru bir geçişi de teşvik ediyor. Mutabakat kapsamında büyük kamu yatırımları ve özel sermayeyi iklim ve çevresel eylemlere yönlendirmek için de birtakım aksiyonların alınması hedefleniyor. KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞI RAPORU - 2021

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=