MÜSİAD KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞİ
SAYFA 459 Kurutulmuş tarım ürünleri, salamura, reçel veya dondurma vb. işlenmiş gıda alanlarındaki pazar çeşitliliği, katma değerli ürün getirisi sağlayacak yatırımlara altlık oluşturmaktadır. Gıda ve İçecek Sanayilerinin 3 Temel Problemi • İmalat için istenen kalite ve miktarda hammadde eksikliği • Piyasadaki fiyat dengesizliği • İmalat sanayilerinde inovasyon ve Ar-Ge eksikliği yatırım iklimi oluşturulmalıdır. Yerli yatırımcılar, bölgelerde dengeli bir şekilde ve rantabl yatırım yapmaları için destek uygulamaları, bölgesel yatırım teşvik uygulamaları ve stratejik yatırım teşvik uygulamaları planlanarak, yatırımcı için daha fazla fırsat alanı oluşturulabilir. Türkiye’de tarımsal kurumlarla ilgili kanun ve yönetmelikler güncellenmekte, teşkilatlar yeniden yapılanmakta, kurum isimleri yenilenmekte ve yöneticiler değişmekte, fakat bürokratik anlayış ve merkeziyetçi yapılar aynı kalmaktadır. Aşağı kademelere yeterince yetki ve sorumluluk dağıtılmaması ve merkezileşmiş yönetimlerin oluşması ve böylece sorunların çözüm bulmaması ile sonuçlanmaktadır. Bu ise tek kanalın oluşmasına sebep olduğundan karar alma süreci yavaş ilerlemekte ve diğer insanların bilgi ve becerilerini sınırlamaktadır. Bunun için gerekli tedbirler alınarak yatırımcılar için cazibe artırılmalıdır. Bitkisel üretim miktarları kadar girdiler ve bu girdileri üretecek yatırımcıların da teşvik edilerek, bitkisel ürünleri değerlendiren gıda ve içecek sanayiini de bir bütün olarak içine alan çözümler üretilmelidir.birim alandan daha fazla ürün alınabileceğini keşfetmiştir. Böylelikle insanoğlu yabani formdaki kültür bitkilerinin genetik yapısını, seleksiyon yoluyla kendi amacı için kullanılacak bir yapıya evrimleştirmiştir. Bugün kültürü yapılan birçok kültür bitkisi, kültüre alınmasından bu yana geçen sürede insanoğlu tarafından yapılan seleksiyonlarla yabanilerinden önemli ölçüde farklılaşmıştır (Salamini ve ark., 2002). İnsanoğlu 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar yetiştirdiği bitkileri daha çok gözlemlere dayalı olarak kendi gereksinimlerini daha iyi bir şekilde karşılamak için değişikliğe uğratmış, bir diğer ifade ile onları ıslah etmiştir. Islah, kelime olarak, bir materyalin amaca uygun hâle getirilmesi için üzerinde gerekli değişikliğin yapılması anlamına gelmektedir. “Bitki Islahı” ise bitkilerin insan kullanımına daha uygun hâle getirilmesi için genetik yapılarının doğal yolla manipule edilmesidir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Mendel kanunlarının yeniden keşfi ile bitki ıslahı, bilimsel esaslara bağlı olarak yapılmaya başlanmış ve birçok bitki ıslah yöntemi geliştirilerek 20. yüzyılda kültür birkilerinin verim ve kalitesinde çok önemli artışlar sağlanmıştır. Çizelge 1’de verilen, Almanya’da buğday veriminin tarihsel gelişiminden bu durum açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Çizelge 1’de görüldüğü gibi 20-30 kg/da olan primitif verimi, 20. yüzyıl başında 200 kg/da olmuştur. 1962 yılında 290 kg/ da olan verim 1975 yılında 460 kg/da’a yükselmiştir. Buğday verimindeki bu hızlı artışta 1944’te Meksika’da başlayıp 1970 yılında Norman Borlaug’a Nobel Barış Ödülü kazandıran ‘Yeşil Devrim’in çok önemli etkisi olmuştur. “Yeşil Devrim” ile geliştirilen kısa boylu ve yatmaya dayanıklı, sağlam saplı buğday çeşitleri sayesinde birim alanda kullanılan gübrelerin kullanım etkinliği artmış ve dünya ölçeğinde buğday veriminde çok önemli artışlar meydana gelmiştir. KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞI RAPORU - 2021
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=